“TÜRKİYE OTOMOTİVDE TEKNOLOJİK CAZİBE MERKEZİ OLABİLİR”

Bu haber 25 Haziran 2022 - 19:07 'de eklendi ve kez görüntülendi.

“TÜRKİYE OTOMOTİVDE TEKNOLOJİK CAZİBE MERKEZİ OLABİLİR”

Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) 17 Haziran 2022’de gerçekleştirdiği ‘Yeni Teknolojiler ve OEM’lerin Tedarikçilerden Beklentileri’ başlıklı seminerinde konuşmacı olarak yer alan TEMSA CEO’su Tolga Kaan Doğancıoğlu, Yeni Dünyada Otomotiv Endüstrisinin Geleceğini ve sektörün önümüzdeki dönem sürdürülebilir yol haritasını değerlendirdi.

 

YEŞİL MUTABAKAT BİZİM DÜNYAYA BORCUMUZ

Avrupa Yeşil Mutabakat eylem planı kapsamında dönüşüm ve sürdürülebilirlik konularının şirketlerin gündeminin en üst sıralarında yer almaya başladığına dikkat çeken Kaancıoğlu, “Başta AB ve ABD olmak üzere dünyanın bugün birçok yerinde özel sektörün sorumlu olduğu sera gazı salınımları ve çevresel etkilere yönelik düzenlemeler getiriliyor. Şirketlerin ise çevik bir biçimde yeni düzenleme ve yönetmeliklere uygun biçimde operasyonlarını dönüştürmesi, faaliyetlerini güncellemesi gerekiyor. Biz de TEMSA olarak, iklim krizini derinleştirebilecek etkilerimizi azaltmaya, düşük karbonlu büyüme için enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerji kullanımına odaklanıyoruz. Bu kapsamda karbon salınımlarını doğrudan azaltmaya ve sürdürülebilir geleceği destekleyecek teknolojiler geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu konuda erken bir seferberlik başlattık diyebilirim. TEMSA olarak hem sürdürülebilir ve akıllı hareketlilik vizyonuyla ilerliyoruz. Geliştirdiğimiz elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri ile ürünlerimizin karbon ayak izini azaltarak çevresel etkilerini en aza indiriyoruz.

Yeşil Mutabakat’ın otomotiv endüstrisi açısından bizim için iki anlamı var. Birincisi dünyayı daha yaşanabilir halde bırakma mecburiyetimiz. Çünkü bu bizim dünyaya bir borcumuz. İkincisi ise, Türkiye ve otomotiv teknolojisinin geleceği açısından da çok büyük bir anlam ifade ediyor. Dolayısıyla bir taraftan çevreye olan etkimizi azaltmalı diğer taraftan ülke ekonomisinin refahına katkı açısından bu dönüşümü hızlandırmalıyız” diye konuştu.

 

TÜRKİYE SIFIR EMİSYON HEDEFİNİ ÖNE ÇEKTİ

Türkiye’nin Yeşil Mutabakat konusunda en erken hareket eden ülkelerden bir tanesi olduğunu belirten Doğancıoğlu şöyle devam etti: “Bu konuda taahhütlerimizi öne çektik. 2050 yılına sıfır emisyon hedefi beklerken bütün otomotiv şirketleri olarak 2030’da araçların yüzde 30’unu sıfır emisyonda yapacağımızı, 2040’ta ise yeni araçlarımızın tamamının sıfır emisyonlu olacağını söylüyoruz. Otonom ve yeşil mutabakatı bir araya getirdiğimizde bunun ilk evresi elektrikli araçlar. Elektrikli araçların Türkiye’de kullanımının artması gerekiyor. Bizim özelimizde de bunun ticari araç vasıtalardaki artışı önemli. Otomotivi bir yerden bir yere taşınma ihtiyacının çözülmesi olarak göremeyiz artık. Biz o ihtiyacın ne kadar çevreci ve sessiz yapıldığına da öncelik vermeliyiz. Hem elektrikli araçlarda hem otonom dünyasında küresel ölçekte buna hazır olduğumuzu söyleyebiliriz. Otomotiv sanayi bu alanda liderliği üstlenmek mecburiyetinde.

TEMSA olarak da yol planımız buna uygun. 2014 yılından itibaren hem elektrikli araç teknolojisiyle hem de otonom araçlar üzerine çalışıyoruz. İhracatımızın şu an yüzde 6’sı bu sıfır emisyonlu elektrikli araçlardan geliyor. Her yıl da bu artarak devam edecek. Yine bir başka hedefimiz, 2025 yılında toplam otobüs hacmimizin yarısından fazlasını elektrikli araçlar tarafından karşılamak. Bugün elektrikli ürünlerimiz Silikon Vadisi, İsveç, Romanya, Prag gibi ülkelerde yollarda. Ancak Türkiye’deki uygulaması az. Öncelikle Türk otomotiv sanayinin bu dönüşümü hak ettiğine inanmamız daha sonra da hızlı eyleme geçmemiz gerekiyor.

Türkiye’nin insan gücü, ARGE’si, bu alana inanmış sermayecileri, büyük küresel ve yerli oyuncuları var. Böyle bir fırsatı varken burayı bir teknolojik cazibe merkezi haline getirme imkânımız yüksek.”

 

TOPLU TAŞIMA, YILDA BİN 500 TON KARBONDİOKSİT SALINIMINI ENGELLİYOR

Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine göre yakıt kaynaklı emisyonların yüzde 25’i ulaşım araçlarından geldiğinin altını çizen Doğancıoğlu, bunun yüzde 80’i kara taşıtlarından geldiğini vurguladı. Toplu taşımın yeşil mutabakat kriterleri açısından önemli bir yerde olduğuna dikkat çeken Doğancıoğlu şunları söyledi: “Toplu taşım araçları doğası itibariyle emisyonu azaltıyor. Bir de bunun üzerine elektriklenmeyi ve hidrojeni koyduğumuzda çarpma etkisi yaratıyor. 9 metrelik şehir içi taşıma aracı ortalama 60 aracı trafikten kaldırıyor. Ya da 12 – 18 metrelik bir belediye otobüsü 90 ila 120 aracı trafikten kaldırabiliyor. Bunu rakama dönüşmesi ise yılda bin 500 ton karbondioksit salınımı engellemek demek.”

DOĞRU STRATEJİYLE TEDARİK KRİZİNİ ÇÖZEBİLİRİZ

Tedarik krizinin etkilerinin doğru bir yönetim stratejisiyle en aza indirgenebileceğine dikkat çeken Doğancıoğlu, TEMSA’nın bu konudaki stratejisini şöyle aktardı: “TEMSA’nın tedarik evreni geniş bir zincirden oluşuyor. Bunun önemli bir kısmında da TAYSAD üyesi tedarikçiler yer alıyor. İçinden bulunduğumuz zorlu sürecin de üstesinden yine birlikte doğru planlama ve iş birliğiyle geleceğimize inanıyorum. Bu konuda bize göre en önemli adımlardan biri tedarikçiler ile uzun dönemli planlama & sipariş modeline geçilmesi. Bunun dışında, birlikte tasarım değişikliğine giderek alternatif yarı iletken ürünlerin kullanılması, yüksek teknoloji ürünlerine yapılan yatırımların artırılması, uzun dönemli hammadde anlaşması, kritik malzemelerde stok yönetimi gibi çözümler tedarik güçlüklerini rahatlatacaktır.

Öte yandan TAYSAD’ın düzenli olarak sektör oyuncularını bir araya getiren ve önemli gündem maddelerinin ele alındığı bu etkinlikler ortak akılla ilerlememiz, çözüm ve önerileri tartışmamız açısından da çok değerli bir ortam yaratmaktadır.”